Kitap - Tumblr Posts

" Bırak aksın zaman, hiçbir şey olmazsa bile hiçbir zaman alışır insan gel zaman git zaman. "

Sarte'nin de dediği gibi: "Uyursan gece biter, uyuyamazsan sen. "

" Elimden gelse seninle sekiz yüz elli bin kilometre hiç durmadan konuşurdum".
-Şeker portakalı


Kendisi kar gibiyken , o çöl renklerini barındırıyordu. Ne kadar zıttılar ama, bu kadar zıt olup da yakışmak, sanki kaderin oyunu gibiydi..

Kendi gitti,
İsmi bile kalmadı yadigar.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında, el yazısıyla:
"Ölüm Alllah' ın emri,
Ayrılık olmasaydı. "

Çiçek açmak için önce bi gömülmek gerekir..
Sevgilerde
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.
Behçet Necatigil🌹



Hepimiz çukurun içindeyiz, ama bazılarımız yıldızlara bakıyor.


"Mavi; bir renkten daha fazlası; bazen gökyüzümüz bazen derin bir deniz bazen de ruhumuzdaki en çılgın kanat"

⠀
⠀
⠀
⠀
İbn Abbâs’ın (r.a.) naklettiğine göre,
Hz. Peygamber ( ﷺ ) efendimiz şöyle buyurmuştur: ⠀
⠀
“İki nimet vardır ki insanların çoğu
onları değerlendirme hususunda
aldanmıştır: ⠀
⠀
SAĞLIK ve BOŞ ZAMAN⠀
⠀
Hadis-i Şerif - Buhârî, Rikâk, 1
⠀
⠀
⠀
⠀

(Ey Habîbim!)
İsmâîl, İdrîs ve Zülkifl hakkında anlattığımızı da hatırla!
Onların her biri sabredenlerdendi.
Onları rahmetimize dâhil ettik!
Çünkü onlar, sâlih kimselerdendi.
Enbiyâ Sûresi 85 ve 86. âyet-i kerîmeler
Sen beklenmeye değersin.
Yoksa bende biliyorum gelmeyeceğini..
demiş şair.. Hayırlı akşamlar arkadaşlar..


İslâm’ın ilk dönemlerinde Hz. Peygamber’e çoğunlukla maddî ve toplumsal statü bakımdan zayıf kimseler inanmıştı.
Mekke’nin varlıklı müşrikleri bunları gördüklerinde, “Allah’ın kendilerine lutufta bulunduğu kimseler de bunlar mı!” (En‘âm 7/53) diyerek müminleri küçümsüyor, “Onlar Allah’ın sevdiği kimseler olsa, Allah onları böyle sıkıntılar içinde bırakmaz” diyorlardı.
Kanaatlerine göre Allah’ın kendilerine zenginliği lâyık görmesi onları sevdiğinin bir alâmetiydi. Oysa Allah Teâlâ hikmeti gereği kullarından dilediğinin rızkını bol, dilediğininkini de kıt verir.
Allah’ın bir kimseye bol rızık vermesi onun Allah katında değerli olduğunu göstermediği gibi, herhangi birinin rızkını daraltması da onun Allah katında sevilmeyen biri olduğunu göstermez.
Dünya varlığı, insanlar katında bir değer olmakla birlikte Allah’ın rızâsına uygun olarak kullanılmadığı takdirde Allah katında bir değer ifade etmez; fâni dünyanın nimet ve zîneti cennette olanlarla karşılaştırıldığı takdirde dünyadaki çok sönük, renksiz ve tatsız kalır.

Sabret; Senin sabrın ancak Allah'ın yardımı) iledir. Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme.
Nahl Suresi 127. Ayet
“Herhangi biriniz; "Rabbime kaç defa dua ettim de duamı kabul buyurmadı" diyerek acele etmediği müddetçe duası kabul edilir.”
Hadis-i Şerif (Buhârî, Deavât, 22; Müslim, Zikir, 90, 91. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Vitir, 23; Tirmizî, Deavât, 12; İbn-i Mâce, Dua, 7)

A'râf Suresi Mekke döneminde inmiştir. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen“el-A’râf ” kelimesinden almıştır. “el-A’râf ”, yüksek yerler, yüksek mevkiler demektir. Sûrede temel konu olarak, ilâhî vahyin doğruluğu ve vahye duyulan ihtiyaç işlenmektedir.
Âyet sayısı itibariyle Mekke’de inen sûrelerin en uzunudur, Kur’an’da da en uzun sûrelerin üçüncüsüdür. Bu sebeple “es-seb‘u’t-tıvâl” (yedi uzun sûre) arasında gösterilir. Ayrıca En‘âm sûresiyle birlikte “iki uzun sûre” diye de anılır (İbn Âşûr, VIII/2, s. 5-6).
Üslûp ve muhteva bakımından bir önceki sûrenin (En‘âm) devamı gibi görünen A‘râf sûresinde de iman meseleleri, bilhassa âhiretle ilgili hususlarla vahyin önemi, ataları körü körüne taklit etmenin yanlışlığı ve zararları, müminlerle inkârcıların âhiretteki durumlarının mukayesesi, Allah’ın mutlak hükümranlığı, rahmetinin genişliği gibi itikadî konular işlenir. Bunun yanında geçmiş peygamberlerin hayatlarından misaller verilerek onların iman uğrundaki mücadeleleri gözler önüne serilir; sırası geldikçe müşrikler uyarılır; müminlere de sabır ve sebat tavsiye edilir.
Nesâî’nin naklettiği bir hadise göre Resûlullah, akşam namazının ilk rek‘atında Fâtiha’dan sonra bu sûrenin bir bölümünü, ikinci rek‘atında da kalan bölümünü okurdu (“İftitâh”, 67).

Resûlullâh ﷺ buyuruyor ki:
"Allah Teâlâ kıyâmette şu üç kişi ile ne konuşur, ne onları temize çıkarır, ne de yüzlerine bakar. Onlar için şiddetli bir azâb vardır: Zinâ eden ihtiyar, yalancı hükümdar ve kibirli fakir."
Hadis-i Şerif (Müslim, Îmân, 172)
Resûlullâh ﷺ buyuruyor ki:
"Büyük günahlardan sakınıldığı müddetçe; günlük beş vakit namaz, iki Cuma ve iki Ramazân, aralarındaki işlenecek küçük günahlara kefârettir."
Hadis-i Şerif (Müslim, Tahâret, 5)