Bir Kt Kelam, Bir Inleyi, Bir Zelzele !
bir kötü kelam, bir inleyiş, bir zelzele !
zarifce gülümsüyorum sabah ayazlarına karşı gelerek. akşamından kalma bir soytarıya bakarak bazen. bazen bir sarhoş palavrasına tutunarak gri bulutların aşağısına. gri ve verem. renk renk boyuyorum yumurtaları paskalya zamanları. vurguluyorum, vuruyorum, vuruluyorum kelimelerden. bozuk üsluplar uyduruyorum bazen kalbini kırdığım ruh cambazlarına. bir kemancı kiralıyorum ölüm marşını çalması için. anneler doğurtuyorum ağızından. boğazından aşağıya akıtıyorum şelaleleri. tozla buz bulduğum bu hırçın yafta göğsünden boşluklara boşa boşalıyor. heyecan ve çarpıntı saçıyorum akça saçaklarına. saçlarını topluyorum değmesin diye değneğe. sen hiç olmadık yerlerime her sabah daha güzel bakıyorsun. saçlarını her sabah göğe uzatırken uykum ayaklanıyor adını yazıyorum rüyalarıma. hasatlarım kuruyorken en çok sen gidiyorsun ve yine saçların yine sen ve yine toplanmış bir yığın ceset. yani yine sen ve yine ceset.
kimsesizler mezarlığında kendimi avutuyorum.
-
bittimaq liked this · 3 years ago -
kedycyk liked this · 4 years ago -
zarar-ziyan liked this · 4 years ago
More Posts from Raconroll
duman, sis ve bir kaç burnu kanar düş
aleyhime topladığım tüm delilleri birer birer karartırken, karşıma çıkan kara kutu tüm emeklerimi boşa çıkarttı. farkındayım; ellerimden ellerine bir adım öteye geçemeyişimin ve belki yerli yerinde olmayan tüm eşyalar için artık ağlamayacak olmamın. söylediğim gibi bu bir savaştı ve sen kazandın. artık kapı gıcırtıları beni ele vermiyor. bana dokunan tüm uzuvlarının akılalmaz çürüyüşüne şahit oldu bu gözler. bu gözler ki alabora oldu, yeryüzündeki tüm çöllerin adedince. bütünlük ahenge denk. sen ne yazık ki değilsin. ayaklarıma cam kırıkları batıyor yalınayak bir şehrin asfalt düzlüklerinde. sen yine hiç oralı olmuyorsun. sayıklıyorum namı beş para etmez adreslerde adını. böyle iyi ! yok oluşa ve tüm kan hücrelerime lanet okurken, aman vermeyişe ve güce tapan tüm uyuşuk orospuların hıçkırıklı gülümsemelerine inandım bugün. bugün çok fazla tortu kustum dün de olabilir tam hatırlamadım hiç. akşamına yine uçtum. uçtum. uçtum ve süzüldüm gökten. boğazımın gıcıklandığı ve midemin şaha kalktığı vakitlerde de bolca öksürdüm. yazamadım. şayet ki seni dumanlara ve ayetlere sıkıştırabilseydim; işte o zaman. işte o zaman. işte o zaman. belki uçardım. tüm çarpık kentleşen şehirlerin üzerinde.
hüzün. yüzümün en üzgün yerlerini kanatıyor. üzgünüm küstah yağmalara. üzgünüm döne dolaşa yine aynı yere varışlara. zamanı yaratan ben değilim ama ara ara ciğerlerime sıkıştırırım aklımı. oyalanırım bununla. sonra ben oyalanırken sen hep daha güzel bakarsın. işte o zaman dumanlar duman olmaktan utanmazlar. bir kırıklığı kapatan alyuvar nezaketiyle; aklı-selim bir düşe, serkeş bir yaza, aheste bir dansa ve gözlerinden gözlerime boşalan tüm kahpe yasalara tutuklarsın beni. artık gidebilirim; heybetli gökdelenlerin dar balkonlarına. tutukladın ve bu sis peşimi hiç bırakmayacak.
demiştim
savaş bitti.
gücüm yetmiyor ama denedim.
mutluluğa bi tık yakınsın sayılır
hani bazı şarkılar vardır anı dolu ve bazı şarkılar da biraz acı dolu. bu şarkıyı hangi klasmana koymam gerektiğini inanın bilmiyorum. ikisinin tam ortası olabilir. fakat nereye koyarsan koy, acıtır; kanayan yaralar gibi. sen ise artık kanayan yaram bile değilsin. üzgünüm. ve zorlu sevdam hoşça kal. tabi mümkünsen.
sanki bir şeyler oluyor ve bunlara göz yumuyormuşum gibi. aniden yaslanıp bir dağa hiç uyanmayacakmışım gibi. dökülemeyişi öngörüp bir daha hiç dökülmeyecekmişim gibi. ama hep -mişim gibi. ilklere ve sonlara olan inancımı kaybetmişim gibi. sırlara gösterdiğim güvencelerin birer birer yüzüstü bırakması gibi. sırların ihaneti gibi. ihanet gibi. sen gibi.
sonra bir gün “kim tam olarak birisini tanıdığını iddia edebilir ki şu hayatta” diye sorgulayan birisine gece gibi susabilmeyi denemek.yani belki de hayatta hiç ruhu genç kalabilen bir insan ile tanışmamış olmak bu duruma sebebiyetti. ama uzun süreli yorgunluklar uzun süreli dinlencelere. uzun süreli dinlenceler de tekrar kalıcı yorgunluklara sebep olabiliyordu. şimdi dinleneceğim bir kucak dahi yok. mesela ben tüm isteklere uyan taraftım bunu açıkça itiraf edebilirim. ama önümde bir istek yok. ruhum yapayalnız. umut mu? umuttan ve umutlardan nefret ediyorum. ama varlar. yani var. o yüzden seni seviyorum. karşıma kim çıkarsa çıksın deniyorum. ve bir bilgenin öğretisiyle; bir şeyleri deniyorsan mutluluğun içerisindesindir. deniyorum.
yeniliyorum.