Gecenin Iiri - Tumblr Posts
BİLİYORUM SANA GİDEN YOLLAR KAPALI
Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum oradan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam, bizim için söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi…
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir gece yarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri.
Aşkı görüyorum gözlerinde,
Parıldayan aşkı
Ve ardındaki endişeyi
Belki de bu durumda her zaman ki gibi çay içmelisin
Acı, şekersiz çay
Kaç kez düşündüm, bilmem
Kendim ve senin açından
Bir vapura binip kilometrelerce uzaklaşmaktan iyidir ya
...

Bu dünya soğuyacak
Yıldızların arasında bir yıldız
Hem de en ufacıklarından
Mavi kadifede bir yaldız, heves yani
Yani bu koskocaman dünyamız
Bu dünya, soğuyacak günün birinde
Hatta bir buz yığını veyahut öyle bir bulut gibi de değil
Boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
Zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız
...
Çünkü dünya benden ibaret
Öyle olmayaydı şayet
Kafatasımın içinde ne diye dolanıyor
Bütün bu güzellik, bütün bu rezalet
Hepsi benim, hepsi bana ait
Güneş yerinde, her şey yolunda
Yanıyor eteklerim
Dönüyor yanı başımda
Ne kadar da yalandı sonuncusu
Gerçeklikten uzak
Ölüyorum bu kez
Kendi karanlığımın içinde ölüyorum
Bitmek bilmez üzüntü ve kırgınlıklarımın içinde
Ve bu kez dönüşüm olmayacakmış gibi hissediyorum
Asla kalkamayacakmışım gibi geliyor
Kızgınım belki de, her şeye
Hatta ara sıra duygularımın sel gibi yanaklarımdan süzülüşüne bile
Sen Bay Sonbahar gözlü, sen benim hem yaşama sebebim hem de ölüm meleğimsin...
Kim bu şeytan?
Şüphesiz o iblisin teki.
Bizi çıkmaza bırakıp bir oyunmuşçasına mahvoluşumuzu izleyen pislik.
Bundan zevk alıyor,
Tahmin etmezdim böyle birinin ölümüze bahse girecek kadar alçak olduğunu.
Hain kumarbaz, kendi oyununu bizim hayatımızın üzerine kuruyor
Cehennemden çıkmış alevden gözlerle bizi izliyor
Gülüyor ve kahyasından bir kadeh daha istiyor
Kendi suçlarından ötürü cennetten kovulmuş ve hiç pişmanlık duymamış melek misali.
Ben arafta kalmış bu Dünya'nın Dionysos'u
Sen ise benim üzümlü şarabım, en derin hazlarım...
Bu traji dolu hayatta bir arkadaş, seni ne çok özledim bir bilsen...
Geçen beter yaz sıcaklarından bahsetmek azaptır benim için
Boşverelim bu uzun pişmanlıkları, sessiz dakikaları
Zira bunu anlatmaya kalemim yetmez benim, bilirsin.
Şimdi ise yalnızca kadeh kaldırmak istiyorum; Mutluluğa, hiç bitmeyen arkadaşlık yıllarımıza ve mesafelerin engelleyemediği filmlere...