Cuma - Tumblr Posts
Kurtlar artık ulumaz, Aslanlar duyamaz, Sevdiğimi bilen çoktur, aşkımı duyan az, Özledim gözlerini 5 dakika uyan az, Çok değil gözlerinin Kâbe sinde bi namaz...♠️♠️♠️

Kalbinizden gecen tüm dua’lar, dilinizden amin olarak dökülsün inşallah. Hayırlı ve nurlu cumalar …🤲🤲🤲
Resulullah efendimiz, Receb ayına çok değer verir ve "Ya Rabbi, Receb ve Şabanı bizler için mübarek kıl ve bizi Ramazana eriştir" diye dua ederdi.. 🤲🤲🤲
Göğe açılan iki elimin bil ki birdir yolu...♠️♠️♠️

Sharing more of my culture🤺🤺🤺
The title of Cumaean Sibyl was actually from the high Italic priestess, who presided over the oracle of Apollo, and Hecate. located in the Magna Graecia city of Cuma . She carried out her oracular activity near Lake Avernus , in a cave known as the " Cave of the Sibyl " where the priestess, inspired by the divinity, transcribed her prophecies in hexameters on palm leaves which, at the end of the prediction, were mixed by the winds coming from the hundred openings of the cave, making the prophecies "sibylline", that is, difficult and uncertain to interpret. Her importance in the Italic world was equal to that of the famous oracle of Apollo of Delphi in Greece .
These Sibyls were young virgins, who were thought to be able to live longer than ordinary mortals (which is why they are sometimes depicted as decrepit old women), who performed divinatory activities , entering a state of trance ( furor ).
The etymology of the Italian Sibilla derives from the Latin Sibylla , which in turn refers to the ancient Greek Σῐ́βυλλᾰ ( Síbulla ). Although the hypothesis remains uncertain, going back to the Doric Σίοβολλα ( Síobolla ), it is hypothesized that its meaning can be found in the Attic Θεοβούλη ( Theoboúlē ), that is, “divine will”.
So here is a drawing for now

Ahlaklı eş + helal kazanç + bereketli ömür + aklı selim dostlar + kibirden arınmış kalp + göz aydınlığı evlatlar + imanlı bir ölüm. Cuma duası.

Âli İmrân Suresi 173. Ayet
Bismillahirrahmanirrahim
ٱلَّذِينَ قَالَ لَهُمُ ٱلنَّاسُ إِنَّ ٱلنَّاسَ قَدْ جَمَعُوا۟ لَكُمْ فَٱخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَٰنًا وَقَالُوا۟ حَسْبُنَا ٱللَّهُ وَنِعْمَ ٱلْوَكِيلُ
Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler.
_
Ahzab Suresi 48. Ayet
Bismillahirrahmanirrahim
وَلَا تُطِعِ الْكَافِر۪ينَ وَالْمُنَافِق۪ينَ وَدَعْ اَذٰيهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلًا
Kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Onların eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.

Ahzâb Sûresi 47. Ayet
Bismillahirrahmanirrahim
وَبَشِّرِ الْمُؤْمِن۪ينَ بِاَنَّ لَهُمْ مِنَ اللّٰهِ فَضْلًا كَب۪يرًا
Mü’minlere kendileri için Allah’tan büyük bir lütuf olduğunu müjdele.
Ahzâb sûresi Medine’de hicrî beşinci yılın sonlarında inmiştir. 73 âyettir. İsmini, 20. âyette geçen اَلأحْزَابُ (ahzâb) kelimesinden alır. “Ahzâb” topluluk, grup, parti, bölük gibi mânalara gelen اَلْحِزْبُ (hizb) kelimesinin çoğuludur. İnsanın her gün okumayı mutat hale getirdiği dua demetine ve Kur’an’da bir cüz’ün dörtte birine de hizb denilir. Bu sûrede “ahzâb” kelimesiyle, müslümanlara karşı savaşmak için birleşen müşrik Arap kabileleri ve onlara katılan diğer düşman güçleri kastedilir. Mushaf tertîbine göre 33, iniş sırasına göre 97. sûredir.
Konusu
Resûlullah (s.a.s.)’in şahsında tüm mü’minlere Allah’tan korkup kâfirlere ve münafıklara itaat etmeme, Kur’an’a ittibâ ve Allah’a tevekkül gibi temel ahlâkî esaslara yer vererek başlayan sûrede üç mühim tarihî hâdiseden bahsedilir:
› Hicrî 5. yılın Şevvâl ayında vuku bulan Hendek, diğer ismiyle Ahzâb savaşı ve bu vesileyle münafıkların iç dünyalarının ortaya konması, ruh hallerinin tasvir edilmesi.
› Hicrî 5. yılın Zilkâde ayında yapılan Benî Kurayza gazvesi, bu vesileyle mü’minlere zafer ve ganimetlerin müjdelenmesi.
› Yine Hicrî 5. yılın Zilkâde ayında meydana gelen Peygamberimiz (s.a.s.)’in Hz. Zeynep’le evlenmesi ve bu hâdise esas alınarak evlatlıkla alakalı hükümlerin düzenlenmesi.
Bu hâdiseler Ahzâb sûresinin ne zaman indiği hususunda net bir fikir verdiği gibi, sûrede temas edilen diğer konular da bu üç ana hâdise etrafında döner durur. Hususiyle Resûlullah (s.a.s.)’in müstesnâ şahsiyeti, Allah katındaki değeri, kendisine ve hanımlarına mahsus evlenme, boşanma, örtünme hükümleri; mü’minlerin Efendimiz (s.a.s.) ve hanımlarıyla olan içtimâî münâsebetlerine dâir edep kâideleri beyân edilir. Allah ve Rasûlü’ne karşı saygısız davranan kimselerin hem dünya, hem de âhiretteki fecî sonlarından birer manzara sunularak, mü’minlerin bu hususta daha dikkatli olmaları istenir. Sûre din ve kulluk emânetini taşımanın ehemmiyeti ve zorluğunu dile getirerek nihâyete erer.